Bu bloga yazmayalı tam 4 yıl olmuş. Belki de bunun sebebi bu blogdaki son yazımı hatırlayıp bu bloga küskün kalmamdan ibarettir. Bilmiyorum. "Bu bloga" kelime grubunu özellikle vurguladım. İstiyorum ki "buraya yazmadı ama bi yerlere yazmaya devam etti" diye düşünün. Ama öyle de değil sevgili okur. Ben yazmayalı, tam 4 yıl olmuş...
Geriye dönüp yazdıklarımı teker teker okuduğumda, baştaki yüzümdeki utangaç gülümsemenin zamanla alaycı bir sırıtışa döndüğünü belirtmeliyim. Her konuya değiniyor olmam ve her gereksiz detayı büyük bir olaymışçasına anlatmış olmam, blogumu, sadece kendimin okuyacağı bir günlük olarak kullandığım kanaatine varmamı sağladı.
Bir klasiği bozmayarak ben bu metni yazarken arka planda Cem Adrian çaldığını da belirtmek istiyorum.
Bu 4 yılda, hayatımda pek çok şey değişti. Herşeyi anlatmam mümkün değil. Ama tek cümlelik özet çıkarmam istense "ben büyüdüm" diye cevap verirdim.
Uzun bir aradan sonra ilk yazımda kendimi yormayayım. Sana ayırdığım sürenin sonuna geldik, sevgili blogum.
Geriye dönüp yazdıklarımı teker teker okuduğumda, baştaki yüzümdeki utangaç gülümsemenin zamanla alaycı bir sırıtışa döndüğünü belirtmeliyim. Her konuya değiniyor olmam ve her gereksiz detayı büyük bir olaymışçasına anlatmış olmam, blogumu, sadece kendimin okuyacağı bir günlük olarak kullandığım kanaatine varmamı sağladı.
Bir klasiği bozmayarak ben bu metni yazarken arka planda Cem Adrian çaldığını da belirtmek istiyorum.
Bu 4 yılda, hayatımda pek çok şey değişti. Herşeyi anlatmam mümkün değil. Ama tek cümlelik özet çıkarmam istense "ben büyüdüm" diye cevap verirdim.
Uzun bir aradan sonra ilk yazımda kendimi yormayayım. Sana ayırdığım sürenin sonuna geldik, sevgili blogum.
Yorumlar
Yorum Gönder