Güneşspor Football Club

Eskilerden de bi güneşspor vardı. 1930'lu yıllarda.... Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Güneşspor kapışırdı ligde. Sonra varlığına son verdi bu takım. Ancak bahsedeceğim güneşspor, çok daha yeni, çok daha amatör ve çok daha sempatik.

Kütahya'da Güneş Sitesinin gençleri, çocukları; mahalle maçlarına çıkarken bir isimlerinin olması gerektiği sonucuna varıyorlar. Ve isim bulmak onlar için çokta zor değil. Güneş Sitesinin çocukları onlar. Güneşspor oluyor takımın adı.(Yıl: 1996)
Takım kurulduğunda ve ilk yıllarında mahalle maçlarında fırtınalar gibi esiyorlar. Bankacılar sitesi, porselenciler sitesi vs. Hepsinin takımları var tabi. Ancak güneşspor'u yenebilen çıkmıyor bir türlü.

Ben o zamanlar, kutsal bir görev olduğunu düşündüğüm top toplayıcılığı yapıyorum. Yada soğuk su takviyesi yapıyorum, maçtaki abilerime.

Oğuz abi, Kazım Abi (Kazım Abi'nin bir rövoşatasını sanırım hiç bir zaman unutmayacağım), Ömer Abi, Mehmet Abi, Hayrettin Abi....

Ancak bir kaç yıl içinde, abilerimiz büyüyorlar ve artık onların yerini biz almaya başlıyoruz. Ancak güneş, yağmur, çamur dinlemeden top oynadığımız için küçüklükten beri, bizde kolay kolay yenilmiyoruz kimseye.

Bir gün, maç yaptığımız alana, formaları ve antrenörleri ile beraber Kütahyaspor'un alt yapısı geliyor. Dişediş geçen maçın ardından, onlar da boynu bükük bir şekilde ayrılıyor Güneşspor'un sahasından. Efsane yine kaybetmiyor.... Ha bu arada, sahayı sahiplendik, kimse bizden izinsiz sahaya giremez. Tarhana yapan teyzeler hariç.:))

Bu arada maçları yaptığımız tarladan bahsetmedim hiç. Yıllardan beri boş olan bir tarlada yapıyorduk maçları. Nitekim şimdilerde yerine okul yapıldı. (Merak edenler için, tarlamız oldukça büyüktü) Kale direklerimiz olmadığı için taşları koyardık direklerin yerine...

Bir iki yıl sonra, abilerimiz tamamen dağılıyordu ve takım tamamen bize kalıyordu. Mahallemize yeni taşınanlar falan derken takım mükemmel bir hale geliyordu. Mücadeleci, hırslı ve teknik bir takım.
Sadece antrenörümüz olmadığı için takım oyunundan çok, bireysel yeteneklerin kurtardığı bir takımdık. Tek eksik yönümüz bu olsa gerek.
Bireysel yetenek dedim de, onlardan da biraz bahsetmek istiyorum. Örneğin ben, boyumunda avantajı (ve çocukluğun verdiği hırs ile ordan oraya atlayarak) kalede kolay kolay gol yemezdim.
Emre vardı. Ufak boyluydu ama kimse ondan topu alamazdı. Ahmet, defansta top geçirmezdi. Kubilay, sol ayağın efsanevi hale gelmiş versiyonuydu. Alper, tekniğini konuşturur, en zor toplarda bile golünü atardı. Ve daha niceleri...(Arif, Hüseyin, Sinan, Osman, Burak, Hakan, Hakkı, Gökhan, Mehmet Can...)

Sonrasında, artık rakiplerimizinde iyice hırs yapmasıyla, maçlara bizden yaş olarak bir hayli büyük insanlar gelmeye başlamıştı. Bizim yaş ortalamamız 13-14 civarı iken, rakiplerimizin yaş ortalaması 16-17'yi buluyordu. Evet, yaşın önemi pek olmayabilir. Ancak o yaşlarda, yaşı birazcık daha büyük olan, vücudunu daha iyi kullanabiliyordu. Dahası her maçta kavga çıktığını da göz önünde bulundurursak, bizde korkak oynamak zorunda kalıyorduk.

Ve yıllar sonra, üniversite için başka memlekete gidenler, taşınanlar falan derken, Güneşspor efsanesininde sonuna geldik. Ancak, genç yıldızları keşfeden gözlemcilerin çok şey kaybettiğini adım gibi biliyorum. O tarladan en az 10 futbolcu çıkardı. Eğer zamanında doğru yerde olabilselerdi....

Yorumlar