Geçenlerde geometri kitabı almak için bi mağazaya girdim. İçerisi tıklım tıklım dolu. Alacağım kitabı tüm sınıf ortak olarak aldığından dolayı seçme şansım yok. Belirlenen ortak kitabı almak zorundayım. Aradığım kitabın yanına geldim. Aynı kitaba benzer bir kitap daha var. Hangisini alacağımı şaşırdım. Ama ikisinden birine daha yüksek olasılık veriyordum. Elime aldım ve kasaya doğru yürüdüm. Sonra kafamdaki şüpheyi gidermek için arkadaşımı telefonla arayıp kitabın yazarını falan sormaya karar verdim. Telefonumu elime aldım, rehberden buldum ve arama tuşuna bastım. Ama mağaza kalabalık olduğundan arkadaşımla anlaşabilmem imkansız. Bir yandan "Aloo" diye bağırıyorum, bir yandan da kalabalık dükkandan çıkıp dışarıda rahat rahat konuşabilmek için kapıya doğru ilerliyorum. Yalnız şu ayrıntıya dikkat edilmeli: Elimde hala kitap var. Ve bilin bakalım kapıdan dışarı adımımı attığım anda ne oluyor? Alarm tabiki ötmeye başlıyor: DIT DIT DIT.
Eğer bir komedi filmi izliyor olsaydım bu sahneye kesinlikle gülerdim. Ancak bundan sonra kesinlikle gülmeyeceğim. Çünkü hayatımdaki en kötü anlardan biriydi. Tüm yüzlerin üzerime çevrildiğini hissettim. Ordan kaçıp kurtulmak istedim ama iyiki çabuk toparlandım ve kaçmaktan vazgeçtim. Kaçsam kesinlikle hırsız damgası yiyecektim. Kapıdan içeri tekrar girdim. Telefon hala kulağıma dayalı ve arkadaşım ordamısın diye soruyor bana. Halbuki ölüp ölüp dirilmişim haberi yok...
Bu arada bir görevli üzerime doğru yürüyor. Yapabileceğim en iyi tepkiyi verip elimi kaldırıp "yanlışlıkla oldu" manasında bir şeyler söylüyorum. Onlarda anlamış olmalı kötü bir niyetim olmadığını ve üzerime gelmekten vazgeçiyorlar. Ancak müşteriler hala malmışım gibi suratıma bakıyor. Onlara bağırmak istiyorum, onların birer gerizekalı olduğunu söylemek istiyorum ancak sonra bu fikir saçma geliyor ve susuyorum. Kitabı aldığım yere bırakıp hızla mağazadan çıkıyorum."
Eğer bir komedi filmi izliyor olsaydım bu sahneye kesinlikle gülerdim. Ancak bundan sonra kesinlikle gülmeyeceğim. Çünkü hayatımdaki en kötü anlardan biriydi. Tüm yüzlerin üzerime çevrildiğini hissettim. Ordan kaçıp kurtulmak istedim ama iyiki çabuk toparlandım ve kaçmaktan vazgeçtim. Kaçsam kesinlikle hırsız damgası yiyecektim. Kapıdan içeri tekrar girdim. Telefon hala kulağıma dayalı ve arkadaşım ordamısın diye soruyor bana. Halbuki ölüp ölüp dirilmişim haberi yok...
Bu arada bir görevli üzerime doğru yürüyor. Yapabileceğim en iyi tepkiyi verip elimi kaldırıp "yanlışlıkla oldu" manasında bir şeyler söylüyorum. Onlarda anlamış olmalı kötü bir niyetim olmadığını ve üzerime gelmekten vazgeçiyorlar. Ancak müşteriler hala malmışım gibi suratıma bakıyor. Onlara bağırmak istiyorum, onların birer gerizekalı olduğunu söylemek istiyorum ancak sonra bu fikir saçma geliyor ve susuyorum. Kitabı aldığım yere bırakıp hızla mağazadan çıkıyorum."
Yorumlar
Yorum Gönder